Kahramanmaraş Masaj Salonu
Kahramanmaraş Masaj Salonu
Kahramanmaraş Masaj Salonu İçerideki sohbet, kahkaha ve müziğin çıkardığı gürültü Burke ile yapmayı planladığı mevzuşmanın duyulmasını engelleyecekti. “Benimle buluşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim,” dedi. Çok büyük cesaret gerektiren, daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yapacaktı. Fakat Witherspoon olumlamasının da dediği şeklinde, A n c a k ay a ğ a k a lk ıp r a h atım ızın b oz u lm a sın ı g öze a ld ığ ım ız vakit gelişm e gösterebiliriz. Her vakit olumlamaların son aşama aptalca fakat çok iyi pazarlama çalgıları olduğunu savunurdu.
Sadece o anda bu olumlamanın içinde bir hakikat olduğunu kabul ediyordu. Kesin olan bir şey vardı, risk alınacak bir vakit var ise o da şu andı. “iletiınızda ortak bir menfaatimiz bulunduğunu ve bununla ilgili konuşmak istediğinizi yazmışsınız,” dedi Burke. “Neymiş o?” Millicent gülümsedi, bu hoşuna gitmişti. “Senin hakkında yanılmadığımı gördüğüme sevindim, Burke. Senin fazla dolanmadan direkt sadede gelen biri olduğundan emindim.”
Kahramanmaraş Masaj Salonu
Kahramanmaraş Masaj Salonu “Bu durumda sadet ne oluyor peki?” “Para,” dedi Millicent. “bununla beraber çok para.” Daha iyi vurgu yapmak için durdu ve sesini alçalttı. Senin kendi planların umduğun şeklinde gitseydi eline geçecek kadar olmasa da yine de çok para. Nefes Al 209 ek olarak daha fazlasını da kazanmak için bir fırsat.” Burke’in bakışları temkinliydi fakat gülümsemesi gayet canlı ve kusursuzdu. “Ne demek istediğinize dair en ufak bir fikrim yok,” dedi. “O süre Grace Elland kadar saf olduğumu düşünüyorsun demek ki.” Garson kız masaya yaklaşarak Burke’e ne almak istediğini sorar şeklinde baktı.
Ardından, “Ne içmek istersiniz?” diye sordu. Burke, Millicent’in bardağına bir göz attıktan sonrasında kaşını kaldırdı. “Votka martini,” dedi Millicent. “Sek. Zeytinli.” Burke gülümsedi. “Bana uyar.” “Tamamdır,” dedi garson. “derhal getiriyorum kokteylinizi.” Millicent, kız gidene kadar bekledi. Sonrasında zeytine saplanmış ufak plastik kürdanı alıp içkisinin içinde dolandırmaya başladı. “Dur sana yani özgeçmişimden bahsedeyim,” dedi. “Müşavirlik belgem yok. Üniversitede okumadım.